Skip links

Ayşen Güven – Evrensel Gazetesi

• Sandığınızdaki bu türküler için neden bu kadar beklediniz?

—- Evet, ben her zaman doğru zaman kavramına inanmışımdır. her ne kadar yalnızca türkçe rumeli türkülerinden oluşmasını arzu ettiğim bir albüm düşüncesi uzun yıllar kafamdaysa da bir çok öncelik yüzünden Balkan yolculuğu topluluğumun ilk 3 albümü çok dilli oldu. Benim açımdan şu günün Sandığımdan RT albümü için en doğru zaman olduğunu düşünüyorum. Bunun en önemli nedeni çok sayıda Rumeli türküsünü içeren büyük bir kolleksiyonu yıllar içinde oluşturmamdır. Her zaman çoktan seçmeyi tercih ederim ; seçim yapacağım kolleksiyon ne kadar büyükse bir yandan işim çok zorlaşsa da öte yandan grubumuza en uygun şarkıları saptamak kolaylaşıyor. Anlayacağınız ben hem bir müzik hem de türkü açıyım. Bir de türkülerin düzenlenmesi konusunda bu albümü hayal ettiğim ilk zamanlara göre çok daha deneyimliyim

• 82 dakikalık 23 türküden oluşan bir albüm. İki albüm yerinde yani. Acaba kaç eserden eleme yaptınız, neye göre seçtiniz bu 23 türküyü?

—- Yüzlerce türkü taradığımı rahatlıkla söyleyebilirim. . Albümde Bulgaristan’dan 10 tane , Makedonya ve Prizren’den 4’er tane, Romanya’dan 3 tane , Kuzey Yunanistan’dan ve Moldova- Gagavuz Özerk bölgesinden 1’er türkü yeralıyor. Bulduğum türkülerin bölgesel dağılımı ister istemez albüm repertuarının bölgesel dağılımını belirliyor. Aynı zamanda seçtiğim türkülerin tercih ettiğim minimal anlayışa, solist arkadaşlarımın seslerine ve kullanacağımız çalgılara uygun olması gerekiyordu. Bir de Rumeli türkülerinin yalnızca eğlence nitelikli türkülerden oluştuğu yaygın kanısına alternatif olma derdi taşıdım.

• Balkan türküleri bana inanılmaz özgün gelmiştir hep. Hüznü bile ritimli bir müzikle anlatır. Neden böyledir? Bu mahareti ya da duygusu nereden gelir?

— Genel olarak baktığımızda dünya üzerinde yaşayan her halkın kendince bir hüznü vardır . Çünkü bu insana dair olandır . ama biz yaratılan turistik imajlar , medya yönlendirmeleri ve kolaycı bakışlar yüzünden bazı toplumların neşesini , bazılarınınsa hüznünü göremeyiz. Sevdanın , yoksulluğun, sınıf çelişkilerinin , bireysel farklılıkların ve en önemlisi de göçlerin yaşandığı her toplumda kaçınılmaz olarak hüzün de vardır. Diğer birçok Balkan halkı gibi Balkanlarda yaşayan Türkler de son 150 yıldır yoğun göçler ve toplumsal travmalar yaşadılar. Bu durum türkülerin sözlerine o denli yansımasa da melodilere açıkça yansır. Albümde seçtiğim türkülerde belirgin olmamakla birlikte Rumeli türküleriyle öteki balkan halklarının geleneksel müzikleri arasında yoğun etkileşim de sözkonusudur

• 50’lerden 80’lere… Onca zaman. Soğuk savaş yıllarını aşıp da nasıl sizin sandığınıza dolabildi bu eserler?

—Albüm kitapçığında da yazdığım gibi radyo hem benim müzik serüvenimin , hem de özel olarak balkan müziği tutkumun temel kaynağıdır. Yorumladığımız türkülerin pek çoğunu son birkaç sene içinde buldum aslında . ama özellikle Bulgaristan’dan bulduğum türküler soğuk savaş döneminde kaydedilen Sofya Radyosu kayıtları . Bunlardan birkaç tanesini çocukluğumdan hayal meyal anımsıyorum.

• Duygusu ve fikri bakımından bu albümün ortak bir teması ya da derdi söz konusu mu?

—Albümün altı çizilmesi gereken en önemli yanı yorumladığımız türkülerin ülkemizde daha önce ya hiç ya da çok az yorumlanmış oluşudur. Diğer çalışmalarımda da ulaşılması kolay olana yer vermemek temel ilkelerimden biriydi. İnsanlar yeni ile (eski ama yeni) daha önce duymadıklarıyla tanışsınlar istedim. Bunun dışında belli bir konu bütünlüğünü göz önüne almadım . Yalnızca hüznü ve neşeyi dengelemeye çalıştım

• Bize sizin için derlemesi en zor olan türküleri söyler misiniz ve nedenini?

— Doğrusu bir türkü hariç albümdeki bütün türküler ülkemizde bilinmese de bir şekilde kaydedilmişler ve ben de onları yakaladım . Yalnızca “Aldım Çorap Örmeye ” adlı türküyü Emine Albayrak’tan derledik – ki solist arkadaşlarımızdan Şule Kocaman Saraç’ın ananesidir .

• Peki hikayesi bakımından en çarpıcı olanlardan bahsetseniz?

— Seslendirdiğimiz türküler naif türküler; baştan sona bir öykü anlatan destanvari türkülere çok bilindikler hariç bizim halk müziği kültürümüzde fazla rastlanmaz. Albümdeki türkülerin çoğu özel bir hikayeye dayanmıyor, ancak sözlere baktığımızda çeşitli tarihsel okumalar yapabiliriz. Örneğin, “Şu Dağlardan Gece Geçtim” türküsünde “- Saray ufak , hanım iki.. ” dizesi bize bir eski zaman hikayesi anlatıyor . Sarayla kastedilen ev tabii ki. ” Safuşum ” türküsü ise Veli ile Safiye’nin sevda öyküsü gibidir.. Yine başka bir örnek :

“haydi dev mare urum dilberi, azarak azarak gelberi meyhanede bul beni, sabah akşam sar beni”

Bu dizeler bizde eski meyhane türküleri ve halk türkülerinin yakası açılmadık tarafıyla ilgili fikirler veriyor.

• Albüm kitapçığında da değiniyorsunuz, memleketin ahvali epeydir ağır, zorlu… Bu ortamda bana göre inanılmaz enerjik, sıcak ve umutlu bu albümü yapmak bir risk miydi?

— Bunu çok düşündüm , aynı zamanda bu zor günlerde stüdyoya gidip çalıp söylemek zaman zaman bana ve grup arkadaşlarımı çok zor geldi. ama ben ” başlangıçta müzik vardı” yaklaşımını benimseyenlerdenim. Bu yüzden kadim müziğin ve sanatın susmaması gerekir kanısına vardım. Türkülerin önyargısız , kucaklayıcı , barışçıl , sevgi dolu dünyasından kırıntılar aktarmayı sürdürmeliydik.

• Yanılıyorsam affedin ama sanki bir dönem genç müzisyenler Balkan müziğine daha ilgiliydi. Bir sürü grup vardı türküleri söyleyen. Şimdiler de maalesef pek az rastlıyoruz. Bunun nedeni ne olabilir?

—Yine de az değil bence, ama sözünü ettiğiniz yoğunluk gençlerin arayış çabalarıyla dünyada Goran Bregovic merkezli popüler Balkan eğlence biçiminin moda oluşu bir dönem kesişti. Bu işler hep böyle olur; belli bir alana gönül verenler ısrarla devam ederler . Bugün hem dünyada ,hem de Türkiye’de 2000 lerin başına göre daha oturmuş bir portreyle karşı karşıyayız. Turistik ve çocuksu Balkan müziği yaklaşımlarına iyi müzik dinleyicisi prim vermiyor. Müziğin her alanınde ve atbii ki Balkan müziğinde iyi çalışılmış albümler ve konuya hakim müzisyenler gerektiği kadar ilgi görüyor.

• Bu çalışmanın hem fikri hem de hayata geçirilmesi sürecinde kimler sizinleydi?

Öncelikle 2008’den bu yana aralıksız birlikte çaldığım grup arkadaşlarım, yani Balkan Yolculuğu: Şule Kocaman Saraç, Selda Koçak Uzuntaş ve Sakip Songelen. Bu temel kadronun yanı sıra birbirinden değerli müzisyen arkadaşım türkülere kendi renklerini kattılar. Yalnızca 2 solist arkadaşımı saymakla yetineyim: Kültür Bakanlığı Sanatçısı Tuba Özatalay ve görme engelli genç bir öğrenci kardeşim İlkay Erden. Buradan hepsine yeniden teşekkür etmek istiyorum ve bizleri dinleyici ile buluşturan , bana hiçbir zaman gölge etmeyen sevgili Hasan Saltık özelinde Kalan Müzik’e . Son olarak da bu güzel sorular sayesinde bana dilediğimce anlatma olanağı tanıdığınız için size .

• Onca badireyi atlatıp sayenizde bize ulaşan yeniden semaya yükselen bu türkülerin yolculuğuna bakınca geleceğe halk türküleri nasıl taşınır, nasıl kalır diye düşünüyor insan. Sizce bu anlamda neler yapmalı?

—-Kuşkusuz ülkemizde az sayıda ama son derece çalışkan bir sanatçı kütlesi var. Onlara destek olunması gerekir. Eğer bizim özelimizdeki durumu sorarsanız bu albüm bir seri olarak süre gider yeter ki desteklenelim. Örneğin: belki beş sene sonra sizle “Sandığımdan Rumeli Türküleri 6” numara için bir söyleşi yapabiliriz. Olmaz ya .. Biz gene de hayalini kuralım.