Muammer Ketencoğlu ismi bu yıl ilk kez uluslararası niteliğe soyunan “I. Uluslararası Yeniboğaziçi Pulya Festivali” için geçtiği zaman içimi müthiş bir heyecan kapladı. Eski İzmir’den Türk, Rum ve Yahudi türkülerinden oluşan İzmir Hatırası albümüyle dinlediğim ve sanatına, yaşam hikayesine, yorumuna hayranlık duyduğum bu değerli ve özel insanı beldemizde ağırlamak büyük bir onur olacaktı bizim için. Ancak panayırdan festivale geçiş yaparken bu denli nitelikli bir ismi, zeybek topluluğuyla birlikte festivalde nasıl bir dinleyici kitlesinin beklediği kafamda büyük bir soru işaretiyle birlikte endişe de oluşturuyordu. Magazin programlarında skandallarıyla isimlerini duyuran ve etlerini pazarlayan mankenden bozma sanatçılar! yerine Muammer Ketencoğlu ve Zeybek topluluğu seçimi bugünkü popüler kültür içerisinde bir kumar oynamaktı belki de. Ancak rebetiko, Batı Anadolu Folklorü ve Balkan müziğinin uluslararası düzeydeki bu büyük ismi belli bir kaliteyi hedefleyen festivalimiz için büyük bir önem taşıyordu. Belediye Başkanı Cemal Biren’in sanatçı seçimlerine verdiği destek, panayır kultürüne alışmış festivaller için ayrıcalıklı bir adım niteliğindeydi.
Haftalarca 18 Ağustos gecesi gerçekleşecek konserle yatıp, konserle kalktım. Yapılan görüşmelerde, e-mailler ve telefon trafiğinde tanıdığım Muammer Ketencoğlu öylesine içten, dostça, Kıbrıs’ı ve insanını tanıyan, seven bir sanatçıydı ki geldiğinde onu yıllardır tanıyormuş gibi hissettim. Konserde hıncahınç bir seyirci topluluğu olmasa bile nitelikli müziğe hasret kalan ve büyük bir aşkla dinleyip, coşan, duygu seline kapılan insanlar vardı. Sanatçı gerçeğini, sanatın müzikle, yorumla nasıl bir derinlikle dillendirildiğini Ketencoğlu ve topluluğunu dinledikten, tanıdıktan sonra daha iyi anladım. Bir’şey’ olmadığı halde burnu havada gezen, kaprisli, kompleksli bir yığın müsveddeden sonra böyle bir sanatçıyla buluşabilmek inancımı kaybettiğim bu zamanda içime su serpti.
1996 yılında kurulan Muammer Ketencoğlu ve Zeybek Topluluğu, Anadolu’dan Türkçe, Rumca zeybekler halk türküleri ve İzmir tarzı rebetikolardan oluşan özel bir repertuarı sahneye taşıyan, geleneğe saygıyı temel alan ve müziğinde çağdaş etkiler hissedilen bir topluluk. Topluluk şu isimlerden oluşmakta:
Muammer Ketencoğlu (Müzik Yönetmeni, akerdeon, ses)
Deniz Ketencoğlu (Ses)
Stelyo Berber (Ses)
Cengiz Onural (Gitar)
Erdem Şentürk (Ud)
Özgür Koban (Keman)
Rahmi Göçmen (Vurmalılar)
Bu mütevazı ve cana yakın insanların sahnede müzikleri ve yorumlarıyla nasıl devleştiklerine sahne oldu Yeniboğaziçi Festivali. Bu değerli müzik insanlarını o denli hayranlıkla dinleyen bir seyirci kitlesi vardı ki günlerce gittiğim her yerde bu konser konuşuldu. Vokalde Deniz Ketencoğlu doğallığı ve bir su damlasını andıran berraklığıyla sahnede türkülere ruh katıyor, insanları alıp farklı mekanlara ve zamanlara taşıyordu. Müziğin, gerçek ve hayal arasındaki bir çizgiden söylendiğine şahit oluyordu herkes. O büyülü konserde akerdeon ustası ve gözleriyle değil ama yaşamı, müziği, insanı seçtiği yol ve sanatıyla pek çok kişiden fazla ve ileride görebilen Muammer Ketencoğlu bir müzik adamının nasıl olması gerektiğinin canlı bir kanıtı olarak karsımızda duruyordu. Geceye Kıbrıslı müzisyenlerden kemanıyla renk katan Ahmet Akarsu’nun da katılması ve Kıbrıs şarkılarını dinlemek, seyirciler için ayrıca bir sürpriz olmuştu. Türkçe, Rumca türküler, zeybekler, Balkan müziklerinden ve albümlerinden çeşitli eserler seslendiren Muammer Ketencoğlu ve Zeybek Topluluğu’nu dinleyen herkes zamanın elinden bir şey kopararak o geceyi kâr olarak hanelerine yazmışlardı. Bu değerli müzik adamının daha iyi tanınabilmesi için özgeçmişine yer vermek istiyorum. Konserin tadı damaklarımızda kaldı. İnşallah bir dahaki sefere daha büyük ve kaliteli izleyici kitlesiyle birlikte yeniden buluşma şansımız olur…
MUAMMER KETENCOĞLU
Akordeon ustası Muammer Ketencoğlu Türkiye’de çağdaş sanatçılar arasında rebetiko, Batı Anadolu Folklorü ve Balkan müziğinde en tanınmış isimdir. Ketencoğlu, geleneksel müzik alanında dünya ölçüsünde oluşturduğu kariyeri ile uluslararası düzeyde aranan bir sanatçı haline gelmiştir.
1964’te İzmir’de doğdu. Öğrenim gördüğü körler okullarında iyi bir müzik eğitimi aldı. Akordeon, piyano ve bateri çaldı.
İlk albümü “Sevdalı Kıyılar”ı 1993’te yayınladı. Batı Anadolu geleneğindeki zeybek havalarından oluşan albümü “Karanfilin Moruna”yı Nisan 2001’de, Bir Balkan Yolculuğu Topluluğu’yla kaydettiği “Ayde Mori”yi Eylül 2001’de, “Balkan Yolculuğu” albümünü ise Temmuz 2007’de dinleyiciyle buluşturdu. Eski İzmir’den Türk, Rum ve Yahudi türkülerini içeren, pek çok konuk sanatçının katıldığı”İzmir Hatırası” adlı albümünü Aralık 2007’de yayınladı. Sanatçı çeşitli müzik geleneklerini kapsayan seçkiler de hazırladı: “Rebetika” ve “RebetikaII ” adlı rebetiko seçkileri 1994 ve 1996 yıllarında yayınlandı. Ermeni, Gürcü, Azeri ve Orta Asya geleneksel müziklerini içeren dört ayrı kasetten oluşan ve etnomüzikolog kimliğini ortaya koyan “Halklardan Ezgiler” dizisini 1995’te yayınladı. Köklerini Doğu Avrupa geleneksel müziğinden alıp Amerika’da gelişen Klezmer müziği ile ilgili seçkisi “Klezmer Müziğinin Öncüleri” ise 1995’te dinleyiciyle buluştu. Eylül 2007’de yayınlanan ve Lozan Mübadilleri Vakfı tarafından yapılan alan kayıtlarından oluşan “Belleklerdeki Güzellik: Mübadele Türküleri” adlı kitap- CD çalışmasının CD editörlüğünü yaptı.
1996’dan başlayarak hem Ege’den Türkçe ve Rumca halk türküleri, zeybekler ve İzmir tarzı rebetikolar icra ettiği “Muammer Ketencoğlu ve Zeybek Topluluğu”” hem de “Bir Balkan Yolculuğu Topluluğu” ile Türkiye’de ve yurt dışında pek çok etkinliğe katıldı. 2005 yılında eşzamanlı yürüttüğü projelerine bir yenisini ekledi ve Anadolu’dan kadınlara özgü gizli kalmış kültürü ortaya koyan kadın ağzı türküleri seslendirmek üzere “Muammer Ketencoğlu ve Kadın Sesleri Topluluğu’nu kurdu. Çeşitli belgeseller ve tiyatro oyunları için müzik yaptı. Çeşitli uluslararası toplama albüm projelerinde eserleri yer aldı. Dünyanın her yanından geleneksel müzikle ilgili yazıları değişik gazete ve dergilerde yayınlandı…
Sanat, doğaya eklenmiş insandır (F. Bacon)
Zamana Asılı Satırlar:
Çok küçükken Tire’den İzmir’e sabah beş treniyle yapılan ve günler öncesinden sabırsızlıkla beklenen yolculuklar… Sokak satıcıları, sayesinde mutluluğun zirvesine çıktığım hayatımın ilk çalgısı Kemeraltı’ndan alınan oyuncak kemanım… Çocukluğumun en güzel günleri Bornova Körler Okulu’nda geçti. Münevver öğretmenim sayesinde hayata, Bayram öğretmenim sayesinde müziğe bağlandım. İlk kez on bir yaşındayken Efes Oteli’nde sahneye çıktım. Ama ille de Karşıyaka vapuru! Ailemle yaptığım her İzmir yolculuğunda ne yapar eder kendimi o vapura bindirtirdim. Haşlanmış mısır aldırır, koçanını da denize savururdum. Mısır koçanı ile denizin buluşma sesi çok hoşuma giderdi. Bu yüzden büyümekteyken beni besleyen o yaşlı şehre daha önce hiç sunulmamış bir hediye bırakmak istedim.
Muammer Ketencoğlu (7 Eylül 2007 – İzmir Hatırası Albümü)
Başucu Kitaplarından
Yıllar sonra bunları yeniden düşündükçe, bazen kimilerinin kullanmış oldukları sözcükleri ve bizzat o kişileri yeniden yakalayabilmek mümkün olsa keşke diyesi geliyor insanın, bize tam olarak ne demek istemiş olduklarını sormak için…Ama giden gitmiştir… Kimse onlar hakkında bir şey bilmiyor artık. Bu durumda gecenin içindeki yolculunuzu tek başınıza sürdürmekten başka çare kalmıyor.
Gecenin Sonuna Yolculuk (Louis Ferdinand Celine)